Kayıtlar

Kasım, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

O Zamanki Ben

  Bilgisayarın başında işime ara vermiş, biraz kafa dağıtmak için daha önce düzenlediğim Erasmus fotoğraflarını gezerken arkamdan omzuma bir el dokunuyor. Bu elin sahibi Erasmus’a giden ben. O zaman severek taktığı yeşil balıkçı şapkasından tanıyorum. Gençliğinin verdiği özgüven ve küstah bir ifadeyle gururlu gururlu bakıyor yüzüme. Eli hala omzumda, tuttuğu yer ısınmaya başlıyor, geriliyorum…    ‘’Tamam’’ diyorum. ‘’Tamam?’’ diyor. O an gözüm o zamanki ben’in saçaklı bıyıklarına kayıyor. Bıyık bırakmaya karar verdikten uzun bir süre bıyığımı nasıl düzeltmem gerektiğini bilemediğimi hatırlıyorum aniden. ‘’ Tamam, teşekkür ederim, bana çok güzel anılar bıraktın.’’ Memnun olmuş bir şekilde nihayet elini çekip kendine arkadaki sürahiden su doldurmaya gidiyor. Arkasından kaçamak bir bakış atıyorum, onda özlediğim bir şeyler var.    Suyunu alıp geliyor, fotoğraflara birlikte bakıyoruz. ‘’ Korona diye bir virüs çıktı senden sonra’’ diyorum, ‘’ Ve döviz tavan...

Giriş

. Merhaba, Bu yazımla karşılaştığını görmek ya da düşünmek gerçekten mutluluk verici. İnsanların hiç tanımadığı kimselere yaşadıkları hayattan, varoluşlarından bir parça sunabilmesi ne kadar müthiş bir şey değil mi?   Bir bitkinin suya ulaşmak için naif yapısıyla sert kayaları parçalaması gibi insan bilinci de birbiri arasındaki mesafeden arındı. Bedenlerden ari olarak ölümsüz, sürekli paylaşan ve gelişen bir hale geldi artık. Ben Semih Akgül, bu da benim bu blogdaki ilk yazım. Kendimi uzun bir süre çizer, illustratör olarak sıfatlandırdım. Bu kalıplar yüzünden yazmayı ne kadar çok sevdiğimi unutmuşum dolayısıyla ben artık yazar, çizer, blogger, pehh!... Sadece anlatmayı, aktarmayı, sunmayı seviyormuşum ve buna hizmet eden her aracı tutkuyla kullanıyormuşum. Bununla birlikte bir şey olmaya ihtiyacımın olmadığını ama bana sunulanlarla mevcut hayatımın en iyi versiyonunu yaşamaya çalışan ''biri'' olabileceğimi farkettim. Notlarımda youtube yoluyla aktarmak ...

Translate

Takipçiler