O Zamanki Ben


  Bilgisayarın başında işime ara vermiş, biraz kafa dağıtmak için daha önce düzenlediğim Erasmus fotoğraflarını gezerken arkamdan omzuma bir el dokunuyor. Bu elin sahibi Erasmus’a giden ben. O zaman severek taktığı yeşil balıkçı şapkasından tanıyorum. Gençliğinin verdiği özgüven ve küstah bir ifadeyle gururlu gururlu bakıyor yüzüme. Eli hala omzumda, tuttuğu yer ısınmaya başlıyor, geriliyorum…

   ‘’Tamam’’ diyorum. ‘’Tamam?’’ diyor. O an gözüm o zamanki ben’in saçaklı bıyıklarına kayıyor. Bıyık bırakmaya karar verdikten uzun bir süre bıyığımı nasıl düzeltmem gerektiğini bilemediğimi hatırlıyorum aniden. ‘’ Tamam, teşekkür ederim, bana çok güzel anılar bıraktın.’’ Memnun olmuş bir şekilde nihayet elini çekip kendine arkadaki sürahiden su doldurmaya gidiyor. Arkasından kaçamak bir bakış atıyorum, onda özlediğim bir şeyler var.

   Suyunu alıp geliyor, fotoğraflara birlikte bakıyoruz. ‘’ Korona diye bir virüs çıktı senden sonra’’ diyorum, ‘’ Ve döviz tavan yaptı ’’. Ne dediğimi anlamıyor umrunda da değil. ‘’ Bu gezilerden kalan kyk kredilerini hala ödü…’’ iki parmağını dudaklarıma götürüp ‘’ Şşh ‘’ diyor ‘’ Küçük hesaplar yapma ‘’. İki parmağını birden ısırmak geçiyor aklımdan, ki konuşurken bir daha dokunamasın. Sonra canını yakmak istemediğime karar veriyorum, kendimi tutuyorum. Tekrar gülümseyerek bakmaya başlıyor yüzüme, bu sefer daha içten. Tek kelime konuşmadan söylemek istediği her şeyi anlıyorum. Saate baktığımda işe dönmem gerektiğini farkediyorum. O zamanki ben gidiyor. O’nu seviyorum…

Semih Akgül☕




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Giriş

Translate

Takipçiler